ALLAH dostları İlâhi edeble süslüdürler.
İnsan yapısının irilik ve ufaklığı kendi sıfatından bir şey kaybettirmez.
Bu, devenin iğne deliğinden geçmesine benzer.
Bu imkânsızdır.
Ne deveyi küçültebiliriz, ne de iğne deliğini büyültebiliriz.
Bunun aksini kabul edersek, deve develiğinden kaybeder.
İğne de iğneliğinden çıkmış olur.
Fakat kudret iğne deliğinden geçecek bir deve yaratabilir...
At, boğa dört ayaklıdır.
İlâhî icab, ahenk böyledir.
Ata dizgini, boğaya halkayı takan insandır.
Balık tutulduğu zaman ağ unutulur...
Hayat sizin değildir.
Kâinat ahenginin bir parçacığıdır.
Ahengi bilselerdi, insan oğlu bu ahengi yıkamazdı.
Bu öyle bir noktadır ki târif olunamaz.
Burada sözler bir işe yaramaz.
Bilinen bir şey var.
İnsanların ilâhi bir ahenk, kanun ile idare edildiğidir...
Kâinatta her şey yaradılış süsü ve işleme nizamı ile insanlara güzel ve çirkin görünür, hayır ve şerr şeklinde tecelli eder.
Halbuki kâinatta hiç bir şey mânasız, eksik ve çirkin değildir.
HAKK Tealâ hepsini nokansız ve güzel yaratmıştır.
Bizim HAKK'a yakınlık derecemize göre, çirkin veya fena şekilde görünür.
Fena ve çirkin görünen her şeyde bir güzellik, bir hikmet ve HAKK'ın bir tecellisi gizlidir. Onu görmeğe gayret edilmelidir ki bu mümkündür.
Resul-ü Ekrem bir gün Mekke-i Mükerreme'de Sahabeleriyle giderken yolda bir köpek lâşesi görürler.
Sıcaktan lâşe kokmuş, teaffün etmiştir.
Hazreti Ebu Bekir:
"Ya Resûl-u ALLAH bu taraftan teşrif edin!" diye Resûl-ü Ekrem'in önüne geçmiş.
Resûl-ü Ekrem âsalarını uzatarak :
"Ya Ömer bak ne kadar güzel dişleri var" buyurmuştur.
O kokmuş lâşede bile HAKK'ın kudretini görmüş ve kokuyu duymamışlardır.
Güzel dişleri işaret buyurmuşlardır.
Bir yaratıktan bir parça ayırsanız o bambaşka görünür insan oğluna.
Meselâ: Fırat, Dicle, Seyhan, Ceyhan, Ganj, Nil nehirlerini kaldırınız.
Pınarları kaldırın Anadolu'dan...
Ortaya bir çöl çıkar..
İnancı kaldırınız insandan.
Geriye yağ, et, kemik, sinir ve ilik kalır.
Bu insan değildir.
Bunun yağından mum, etinden pirzola olmaz..
Utanç verecek bir yığın kalır ortada...
Mânevi bakımdan yoksun kafalarla dolu cemiyet...
Hiç olmazsa Kudret âlemine cehâlet ayağıyla vurmayınız.
Siyahla olduğunuz zaman beyazı unutmayınız...
Her fena veya çirkin gibi görünen eşya ve yaratığın altında bir güzellik gizlidir.
Onu görmeğe gayret ediniz...
Şunu kat'iyyen unutmayınız:
Cenabı HAKK insanı kendisi için yaratmıştır.
O hâlde emirlerine insanın uyması lâzımdır.
Mal onun, rızk onun, cesed onun.
Ruh onun, akıl ve irade onun...
O hâlde...
Bunları sana muvakkat bir zaman için verdi.
Emanete hıyanet etme!...
HAKK'a her şeyi bağlama...
Nefsine bağla!..
Âdem Cennet' ten çıkarıldı.
HAKK'ın emriyledir bu...
Bu çıkarılışı Âdem gizledi.
HAKK'a isnad etmedi nefsine isnad etti.
Ve HAKK Âdemi af ve mağfiret etti...
Hazreti Musa bir gün kırda giderken;
Bir doğan güvercini kovalıyormuş.
Güvercin Hazreti Musa' nın omzuna konmuş :
"Ya Musa beni koru!" diye feryat etmiş.
Doğan :
"Ya Musa rızkımı alma ver!" demiş...
Musa bıçağını çıkararak, Doğan'a :
"Baldırımdan kesip vereyim güvercine dokunma" demiş.
Bıçağını baldırına vuracağı zaman doğan ve güvercin hemen :
"Ya Musa dur; Biz HAKK'ın elçisiyiz seni denemeğe geldik.Ahdine sadık sözüne emin olup olmadığını imtihan için gönderildik" demişlerdir.
Bu küçük satırlardaki bu hâdiseyi çok düşün...
Ve HAKK' tan ayrılma, ne olur!..
Kâinattaki nizam ve işleme; canlı, cansız, nebat, hayvan, mâden hep bu ahde sadıktır.
Bakarsan görürsün...
Ahenk : Uyum. Uyuşma, anlaşma
Şerr : Kötü iş, kötülük. Fenâlık. * Kavga. * Allaha isyan, emirlerine uymama, muhalif hareket etme. * Fenâ adam, fenâlık yapan adam, kötü adam. * Daha kötü, en kötü.
Hayr : Hayır. Meşru iş. Faydalı, nurlu ve sevablı amel. Halkın rağbet ettiği akıl, ilim. İbadet, adalet, ihsan, mal gibi nimet. (Bak: Hayrat)
Hikmet : İnsanın, mevcudatın hakikatlerini bilip hayırlı işleri yapmak sıfatı. Hakîmlik. Eşyanın ahvâlinden, hârici ve bâtini keyfiyetlerinden bahseden ilim.
Kat'iyyen : Kat'i ve kesin olarak. * Aslâ, hiçbir zaman.
Rızk : Yiyip içecek şey. Maddi mânevi ihtiyaca lâzım nimet. Allah'ın herkese lütuf ve kısmet ettiği ve bekaya sebeb olan nimet.
İrade : İstek, arzu. Dilemek. Emir. Ferman. * Bir şeyi yapmak veya yapmamak için olan iktidar, güç.
Muvakkat : Vakitli. Geçici. Fâni. Devamlı olmayan.
Emanet : Eminlik. İstikamet üzere bulunmak. * Birisine koruması için teslim edilen şey.
Birisine bir şeyi koruması için teslim edilen şey. Birisine bir şeyi koruması için bırakma. Emniyet edilip inanılan şey. * Başkasının hukuku emniyet edilip, inanılabilen.
Hıyanet : Hâinlik. Vefasızlık. İtimadı kötüye kullanmak. Sözünde durmayıp oyun etmek.