PÂK SU - PİS SU - CAN SUYU

"SU"dan halkolduk.

HAKK'ın "SU" yu seçmesi, aziz nimet olarak yarattığındandır.

"Biz, her şeyi sudan halk ettik."

Buyuruluyor ya...

O hâlde kendini aziz bilmen lâzımdır...

Kirletme kendini!..

Yıkanmak, bunun fiilî zikiridir.

Onun için :

"Suyun kâsesi bin altuna olsa her gün yıkanınız!"

Resûl buyruğu bu kıymeti anlatıyor.

Güzelliğin en ince, en mükemmel, en beliğ ifadesi su ile söylenir. "Bir içim SU..." denir...

Suyu kirletemezsin, kiri temizler o mübarek...

"Pis Su" diye hitap etme.

"Kullanılmaz hâldedir." Söyle...

Pis kelimesini kullanma!

"Kirli Su" demek bir kiri temizlemiştir.

O, kirin bütün vebalini üzerine almış seni kurtarmıştır.

Rahmeti getirmiş.

Settar ile gizlenmiş.

Kirini götürdüğü şey için istiğfar getiriyor O Su...

İstiğfari neticesi o, tekrar kiri bırakır buhar olur.

Tekrar yaptığı işi bildirmek, haber vermek için gider.

Vazifesine devam etmek üzere tekrar iner canlılar âlemine... Yağmur hâlinde...

Su, adeta bütün mekânda bulunan canlı, cansız, dünya yüzünde ne varsa gözle görülür, görünmez, el ile tutulur, tutulmaz hepsiyle karışmış, sarmaş dolaş olmuştur.

Bu kaynaşmada şekilden şekile, renkten renge, taddan tada, kokudan kokuya bürünür.

Süte hiyle ile su katmak, sütteki suya hakaret olur.

"Sütte süt muvazenesine"...

Ondan bu iş yasaktır.

Yasak olmasının sebebi yine süte su katanı korumak içindir. Kendine hürmetsizliği tamir içindir.

Zûlüm için değil...

Burada bu cümleleri çok düşünün, anlaşılması güçtür.

Amma, başka türlü kelimelerle ifade edilemiyor.

Canlılara su lâzımdır.

Canlı demek ne demektir?

Ruh başkadır.

Can başkadır.

Ayrı ayrı varlıklar ve olaylardır.

Can fizyolojik bir olaydır.

Hücrenin hareketini sağlar.

Ruh ise, fikir, duygu, irade hayatı demektir.

En basit ifade ile...

Ruhlar ölmez ve yok olmaz.

Amma canlar ölür ve yok olur.

Âhirette, işte bu yok olan canlar tekrar dirilecek.

Ruhlar da bu dirilen canlarla cesedde birleşeceklerdir.

Ölüm, canın bitmesidir.

Rızık, cana ruh hatırı için verilmiştir.

Rızk bitmeden can çıkmaz.

Rızk bitti mi ruhu kabz meleği ruha iltifat için, ona refakat için teşrif eder.

Bu hâdiseden Ruh çekinip korktuğu için iltifat olsun diye ölüm zamanını yani canın sona ermesini Cenab-ı HAKK kulundan gizlemiştir.

Bu Hadis-i Kudsî' dir.

Hastalıklar daima cana ait bozukluklardır.

Son nefeste:

"Lâ ilâhe İllâllah" demek Ruhun Can ile ve canın Ruh ile helallaşmasıdır.

Ruh' a arız olan ve Ruh hastalığı dediğimiz hâller tereddüt vesvese kötü şeylere doğru giden ve bu ruhu fena yollarda bilmeden kullanan kullarda görülen cinnî olaydır.

Hastalıklarda mikropları vesile buyurmuştur HAKK...

"Havada gözle görülemeyecek kadar küçük zerreler olmasaydı insanlar 1000 sene yaşardı" (Hadis-i Şerîf)

Canın da hastalanmasının hikmetini izah etmektedir.

Devâ ve ilaçlar da bu rabıtayı muhafaza için halkedilmiştir.

Canlılara su lâzımdır dedik.

Bu tıbbî, fennî bir bilgidir.

Canlı susar.

Su ister.

Nebat, hayvan, toprak da...

Susamak tıbben izah edilmiştir.

İhtiyaç bakımından...

Acıkırız, bu da bütün duygularımız için de böyledir.

Amma, niçin susarız (su isteriz)?

Bunu herkes bilmez.

Sebebi bir âyet ile bildirilmiştir.

Ben söylemem...

Amma o âyeti okuyanlar ve manasını bilenlerin bile milyonda biri farkındadır.

Bilenler de söylemez...

Bu da bir edeb meselesidir.

Bu satırları okuyanlar da, biz de öğrensek diye merak ederler. Merak etmede bir fayda yoktur. Rahatın, düzenin bozulur.

Tahammülsüzlük içinde perişan olabilirsin.

Onun için yeteneğin kadar düşün o kadar...

Yeter...

Sakabaşı bile bunu öğrenmek için uğraşmaz.

Balıklar bunu bilselerdi hep karaya çıkarlardı...

Cinler sudan geçmezler bu, "kudretleri yoktur" demek değildir. Geçmemeleri emir olunmuştur. Emre itaatleri dışında helâk olurlar.

Ondan geçmezler...

Tahammülsüzlük bir nevi mecburi edeb hikayesidir.

Tahammül ve sabırda hayır ve itaat gizlidir.

Burada zûlüm yoktur.

"ALLAH, tahammülün dışında maddi ve ruhî yük teklif etmez..." Âyeti, nefsin tahammül edeceğinden fazla yük vermez.

Buradaki "NEFS" hangi nefs' tir?

Onu hele senelerce düşünde bul bakalım...

"La yükellifullahu nefsen illâ vus'âha!.."

Âyeti kerimesindeki nefs...

Bu lafı yabana atma...

Bulur anlarsan...

Velî olursun...

Bu söz, ALLAH hakkı için doğrudur.

Şüphe etme sakın ha!..

"E fe ayina bil halkil evvel bel hum fi lebsim min halkin cedid"

Bu âyeti de düşün.

Tefsir ettir ehline...

Öğrenmeğe çalış!..

Ceseddden kurtulan; niçinlerin, niçin târif olunamayacağını anlamağa muktedir olur.

İnsan havada yaşar.

Nebat toprakta.

Balık suda...

Havasızlıktan insan ölür.

Topraktan ayrılan nebat kurur.

Suda çıkan balık ölür...

Kâse : f. Tas veya çanak. Kâse gibi olan çukurluk. *

Adeta : Âdet olduğu üzere, her vakitki gibi, alelâde. Bayağı surette, âdi bir suretle. Düpedüz.

İltifat : Güzel sözle samimi olarak okşamak. Yüz göstermek. Teveccüh etmek. İyilik etmek. Lütfetmek. * Dikkat, itina.

Edeb : Terbiye. Kavlen, fiilen insanlara lütuf ile muamele etmek. Güzel ahlâk. Usluluk. Hayâ. * Ist: Sünnet-i Resul'e (A.S.M.) uygun hareket etmek. * Utanılacak şeylerden insanı koruyan meleke; kuvve-i râsiha-i nefsiye. * Edebiyat ve ondan bahseden ilim.

Mecburi : Zora tutulma. Mecburluk.

"La yükellifüllahü nefsen illa vüs'aha... : Allah her şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar..." (Bakara 2/286)

"E fe ayina bil halkil evvel bel hum fi lebsim min halkin cedid : İlk yaratmada âcizlik mi gösterdik? Hayır, onlar yeni bir yaratma hususunda şüphe içindedirler." (Kaf50/15)