İBADET - MERHAMET - GÖZ YAŞI – RUH

ALLAH'a ibadet ecir almak değildir.

Cenab-ı HAKK'ın varlığı için ibadet edilir.

Ecir almak için yapılan ibadette nefsin hazzı bulunduğundan riya olur.

Çok tehlikelidir.

Göz yaşı vardır.

Gözyaşı, Merhamette ALLAH ile yarışa çıkmamak için gözyaşı gelir.

İnsanda gözyaşının bulunması bir hikmettir.

Bir merhamettir ve gizlidir.

Onun için kahkaha menedilmiştir.

Tebessüm serbesttir.

Ağlama yalnız insanlara mahsustur.

Düşünme ve duyguyu öğrenen insanlar ağlar.

Çocuk ağlamaz.

Bağırır...

Ağlama konuşma ile alâkalıdır.

Gözyaşı, merhamet, şefkat lisanıdır.

Fizyolojik sahadan mantık sahasına uzanan bir reflekstir.

ALLAH, insana ağlamasını öğretmiştir.

Ağlamak ibadettir.

Ağlamak dikkat buyurun:

HAKK'a karşı tevazu göstermenin şiddet hâlidir.

Gözyaşı, ağlamak, bir histen diğerine geçerken gözyaşı gelir. Gözyaşı sinir gerginliği değildir.

En kederli hâllerde ağlayamayız.

Ancak kederden sûkunete geçerken gözyaşı akar.

Saf bir saadet anında ağlayamayız.

Duyduğumuz sevince biraz keder katılınca kendimizi tutamayız. Güzellikte ağlatır. Sinirlerimiz gerginken, kırıklığımızı içimize atmış olduğumuz zamanlarda, bir şeref, bir manzara, bir câminin ihtişamı gibi ağlatır.

Burada kederden rahatlığa geçiş vardır.

Korku, kırgınlık, keder ancak gözyaşları ile sükûn bulur iyileşir.

Ağlamak tıbben faydalıdır.

Bu fayda hem ruh'a hem cesed'edir.

Bir de ALLAH sevgisinden gelen gözyaşları vardır.

O yaşın kıymetini herkes bilemez.

Cenab-ı HAKK, gözyaşını çok sever.

Niçin?

ALLAH' ı tesbih vardır.

Gözyaşı geldiği zaman insan kul olduğunu itiraf etmiş olur. Ahadiyeti tesbih vardır.

Bütün esmâlara hürmet vardır.

"Ben size şah damarınızdan daha yakınım"

"ER-RAHÎM" damlayan göz yaşıdır.

Çirkin bile ağlarken güzelleşir...

Ağlamada:

El-BEDİ'

Er-REZZAK Es- SETTAR Er- RAHİM

Er-RAHMAN esmâları tecelli eder.

Gizlilik vardır.

Şefkat vardır.

Merhamet vardır...

Avusturya'lı doktor Alfred Adler; "frauen" kadınlar isimli kitabında: Gözyaşında Lyzozyme denilen zehirli bir madde bulmuştur.

Gözyaşı davet eden hâllerde bu madde, o ruhî hâlin tevekkülünde vücudun dışarı atmak istediği bir artıktır.

Bu madde kanda kalırsa mideyi tahriş eder.

Bronşları etkiler.

Ağlayan insan gıcık duyarak öksürür.

Bu madde vücudda kalırsa mide ülseri yapar.

Onun için sıkıntılı ruhî zamanlarda ağlamak, vücudda husule gelen bu maddeyi dışarı atmak içindir.

Doktor Alfred Adler, yirmi sene Pasifik adalarında kalmış. Erkeklerden ziyade kadınlarda ülser görülmüştür.

Erkeklerde tesadüf etmemiştir.

Normalde kadınlarda ülser enderdir.

Ağladıklarından...

Erkekler sıkıntılı hâllerde ağlamazlar.

Sinirlenirler.

Erkeklerde ülsere çok tesadüf olunur.

Halbuki Pasifik Adalarında erkekler çok ağlarlarmış.

Bu adada ağlamak ayıp değildir.

Diğer milletlerde ağlamak erkek için ayıptır.

Ağlayan birine bile:

"Sen erkek değil misin ayıptır! Ne ağlıyorsun, sen kız mısın?" diye tekdir, bir förmül hâline gelmiştir.

"Bu adalarda kadınlar ağlamadıklarından ülsere çok tesadüf edilir" diye doktor Adler kitabında uzun uzadıya tecrübeleriyle izah etmektir.

Göz yaşı ile ruhun bir alâkası vardır.

Üzüntülerde gözlerimizden yaş gelir.

Bunun sebebi henüz anlaşılamamıştır.

Gülmede gözden yaş gelmesinin sebebi de meçhûldür.

Cenab-ı HAKK, göz yaşını çok sever dedik...

Göz yaşı hakkında daha fazla malumat vermeyeceğiz.

Gözyaşı ismindeki kitabımızda bütün bilinen ve bilinmeyen tarafları ile izah edilmiştir.

Oraya müracaat edilebilir...

Fena ve çirkin insan yoktur.

Kendisindeki azizliği ortaya çıkaramamıştır da ondan fena ve çirkin isimlerini almıştır.

Su, toprak taharet malzemesidir.

"Maddi taraftan"

"Alâ nefsihi bâsîretün"

Su mikrop öldürmez.

Kaynarsa, ateşin yapacağı işe iştirak eder.

Amma, buhar olur uçar gider.

Temizleyicidir.

Ateş mikrop öldürür.

Ateş uçmaz, söner.

Bu lakırdıları düşünmek lâzımdır...

Sudaki oksijen yakıcıdır.

Hidrojen yanıcıdır.

"Ateş"i bir birinden ayrılarak husule getirirler.

Ayrılırlar görünmez buhar gaz olurlar.

Birleşirler görünürler "Su" olurlar.

Ateş, "Cehennem"...

Mânevi taraftan nefsi'l- levvame...

Su ve toprağın temizlik malzemesi olması, Beşerin su ve topraktan yaratıldığındandır.

Kendi kendini temizlemek insanın elinde bulunduğundandır.

Kendi malzemesiyle kendini temizlemek...

ALÂ NEFSİHİ BÂSÎRETİN

Okuyucularıma Dedemden selâm olsun!

Su kadar Aziz olun!...

Tesbih : Sübhânallah demek. Cenab-ı Hakk'ı (C.C.) şânına lâyık ifadelerle yâdetmek. Yâni: Allah'ın zâtında, sıfâtında ve efâlinde cemi' nekaisten münezzeh olduğunu ifade etmektir. (Bak: Sübhan)

RAHÎM : (Rahmet. den) Rahmet edici, merhamet eyleyen. Rahmedici. Muhafaza eden, bağışlayan. Rahmet ve merhamet sahibi, şefkat eden, gufran sahibi. (Kur'an-ı Kerim'de bu isim 220 defa zikredilir.)

BEDİ' : (Bedia) Eşi, benzeri olmayan. Hayret verici güzellikte olan. * Garib. Acib. * Benzeri olmayan şeyleri vücuda getiren. Kimseye benzemeyen. İcad edici olan. * Hâlık ve Hallak-ı Cihan olan. * Beğenilen. * Yeni bulunmuş ve görülmedik tarzda olan. * Edb: Sözün garib ve güzel olması hâli.

REZZAK : Bütün mahlukatın rızkını veren ve ihtiyaçları karşılayan. (Allah)

SETTAR : Örten, kapayan gizleyen. En çok gizleyen ve örten.

RAHMAN : Bütün yaratıklara rızıklarını veren, her an bütün mahlukat hakkında hayır ve rahmet irade buyuran, bütün mahlukatına sayısız nimetler veren. Nizam ve adâlet sâhibi.

(Allah)

Şefkat : Başkasının kederiyle alâkalanmak, acıyarak sevmek. Yardıma, sevgiye muhtaç olanlara karşılıksız olarak merhamet ve sevgiyle yardıma koşmak. Karşılıksız, sâfi, ivazsız sevgi beslemek.

Tahriş : (C.: Tahrişât) Tırmalama. Yakıp kaşındırma. * Azdırma. Rencide etmek.